Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), müzikseverlere unutulmaz bir deneyim sunmak için gün sayıyor. Rengim Gökmen yönetiminde, 18 Nisan’da sahne alacak olan “Sesler ve Küller: Karanlığın Orta Yerinde Küçücük Bir Kalpten Yükselen Ağıt” isimli eseri, savaşların getirdiği acıları, özellikle de çocukların savaşlardaki durumunu ele alıyor. Prof. Dr. Yavuz Demir’in yazdığı librettoda, genç besteci Hasan Niyazi Tura’nın dokunaklı müzikleri ile birleştiriliyor. Bu sahne kantatı, çocuk solisti Ada Reyhan Günay’ın etkileyici yorumuyla dinleyicilere ulaşacak. CSO ve Devlet Çoksesli Korosu’nun katkılarıyla hayata geçecek olan bu eser, sanatın gücünü bir kez daha gözler önüne serecek.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, bilhassa müzikal performanslarıyla Türk sanat müziğine önemli katkılarda bulunmuş bir orkestra olarak öne çıkıyor. Rengim Gökmen yönetimindeki bu topluluk, 18 Nisan’da gerçekleştireceği dünya prömiyerinde, çocukların savaşlardaki durumu başta olmak üzere, savaşların yarattığı derin acılara vurgu yapan bir sahne kantatı sunacak. Genç besteci Hasan Niyazi Tura’nın elinden çıkan bu eser, her yaştan dinleyiciye duygusal bir yolculuk sunmayı hedefliyor. Profesyonel solistler ve genç yetenek Ada Reyhan Günay’ın performansları eşliğinde, sanatseverler için özel bir etkinlik atmosferi oluşturacak. Sanatın barış ve huzur temalarını işlemesi, bu eşsiz projeyi daha anlamlı hale getiriyor.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Dünya Prömiyeri
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), 18 Nisan 2025 tarihinde, genç besteci Hasan Niyazi Tura’nın kaleme aldığı ‘Sesler ve Küller: Karanlığın Orta Yerinde Küçücük Bir Kalpten Yükselen Ağıt’ isimli sahne kantatının dünya prömiyerine ev sahipliği yapacak. Orkestra, duayen şef Rengim Gökmen yönetiminde, Devlet Çoksesli Korosu ile birlikte bu özel eseri sanatseverlerle buluşturacak. Gökmen, eserde yer alan çocuk solistin, söz konusu çocukların savaşlarda yaşadığı acılara dikkat çektiğini belirtiyor. Tüm uygulayıcılar, özellikle sanatın bu zorlayıcı konusunu sahneye taşımanın heyecanını yaşıyorlar.
Dünya prömiyeri ile birlikte, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın tarihindeki önemli bir anı daha yaşayacak. Rengim Gökmen’in liderliğindeki bu performans, sadece Türkiye’de değil, uluslararası düzeyde de dikkat çekecek. Gökmen’e göre, bu tür eserlerin sahnelenmesi, toplumsal sorunlara ışık tutmanın önemli bir yolu. Eserin müzik yapısının dramatik etkisi üzerine yaptığı açıklamalar, izleyicilerin derin duygular içinde bu deneyimi yaşamalarına olanak sağlayacak.
Hasan Niyazi Tura ve Duygusal Müzik
Genç besteci Hasan Niyazi Tura, ‘Sesler ve Küller’ eserinin sadece müzikal bir yapıdan ibaret olmadığını, aynı zamanda derin bir duygu yoğunluğu taşıdığını belirtiyor. Tura, bu eserde her notanın, insanların yaşadığı acılar için bir ağıt olarak belirlendiğini ifade etti. Eser, özellikle çocukların savaşlara maruz kalması teması etrafında şekillenmiş durumda. Tura’nın müziği, yalnızca müzikal anlatım değil, aynı zamanda sosyal bir mesaj iletme çabası taşıyor.
Tura, eser hakkında yaptığı değerlendirmelerde, çocukların yaşamlarından kaybedilenlerin bir yansıması olarak bu eserin oluşturulduğuna dikkat çekti. Aynı zamanda, özgün müzik diliyle, klasik müziğin öğelerini harmanladıklarını vurguladığı konuşmalarında, dinleyicilerin bu derin hikaye içinde kaybolacaklarını öngörmekte. Özellikle sahne kantatı olarak nitelendirmesi de, eserin sahnede bir bütünlük ve estetik bir duruş sergileyerek dinleyicilerine etkileyici bir deneyim sunacağının altını çiziyor.
Sahne Kantatının Teması: Çocukların Savaşlardaki Durumu
‘Sesler ve Küller’ sahne kantatı, bir çocuk perspektifinden bakarak savaşların en masum kurbanlarını ele alıyor. Rengim Gökmen, her savaşta kaybedilen çocuk hayatlarının hüzünlü bir özeti olarak gördüğü bu eserde, insanlığın savaşa karşı olan duruşunu yeniden sorgulamaya davet ediyor. Çocuk solist Ada Reyhan Günay, bu duygusal hikayeyi sahneye taşıyarak, izleyicilere savaşların getirdiği yıkım ve kayıpları hissettirecek.
Bu eser, geçmişte yaşanan savaşlar üzerine kurulu bir anlatım ile güncel olaylara bir göndermede bulunuyor. Filistin’deki acılar ve İkinci Dünya Savaşı’ndaki çocuk ölümleri, müzikteki bağlamı güçlendiriyor. Prof. Dr. Yavuz Demir’in yazdığı libretto ile derinlik kazanmış olan bu eser, sadece bir müzik eseri değil, aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi niteliği taşıyor.
Rengim Gökmen’in Yönetiminde CSO’nun Başarısı
Rengim Gökmen, sahne kantatının yönetiminde üstlenmiş olduğu rolü ve sorumluluğu büyük bir ciddiyetle devam ettiriyor. Gökmen, sahne üzerinde işlenecek olan duygusal temanın taşıdığı yükümlülükleri çok iyi bildiğinden, pr Üvalarda ve sahne hazırlıklarında gösterdiği titizlikle dikkat çekiyor. Gözlemlediği çocuk solistin performansı, onun kararlılığını ve azmini ortaya koyuyor.
CSO’nun, bu süreçte Devlet Çoksesli Korosu ile yapacağı iş birliği, eserin daha güçlü bir biçimde dinleyiciye ulaşmasını sağlayacak. Bu birleşim, Türkiye’nin sanat dünyasındaki önemli yapı taşlarından biri olarak öne çıkıyor. Koru ve orkestra arasında sağlanacak koordinasyon ve uyum, izleyicilere unutulmaz bir müzik deneyimi sunacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Sanatın Gücü ve Toplumsal Mesajlar
Sanatın toplum üzerindeki dönüştürücü gücü, ‘Sesler ve Küller’ sahne kantatında net bir şekilde kendini gösteriyor. Rengim Gökmen, sanatın sadece estetik bir deneyim sunmakla kalmayıp, aynı zamanda derin toplumsal mesajlar iletebileceğinin altını çiziyor. Bu eser, savaşların yarattığı acıları unutmamak ve topluma nagahat ederken bir el uzatmak üzere tasarlanmış. Gökmen, sanat aracılığıyla bu mesajı vermenin önemli bir misyon olduğunu vurguluyor.
Bu proje, sanatı herkes için erişilebilir hale getirmenin yanı sıra, savaşların insani boyutunu gözler önüne seriyor. Herkese açık bir platform oluşturarak, izleyicilere sanatın evrensel dilini yaşatmayı hedefliyor. Dolayısıyla, bu performansın bir sanat eserinden çok daha fazlası olduğu, sanata katılımı teşvik eden bir olay haline geleceği söylenebilir.
Çocuklar ve Seslerin Geleceği
‘Sesler ve Küller’ sahne kantatı, çocukların gelecekte müziğin ve sanatın öznesi olabileceklerini göstermektedir. Çocuk solist Ada Reyhan Günay’ın sahneye çıkacak olması, tüm çocukların potansiyelini temsil ederken izleyicilere umut veriyor. Gökmen, çocukların sesine duyulan ihtiyacı ve onların sanat içinde var olma gerekliliğini ifade ediyor.
Bu eser, gelecekte sanata yön veren yeni kuşakların çok katmanlı duyguları deneyimleme şansı bulması açısından önem taşıyor. Çocukların savaş gibi zorlu konuları sanatla aktarmalarının, onların duygusal gelişimine büyük katkıda bulunabileceği düşünülüyor. Bu yönüyle, eserin sadece sanat dünyasına değil, aynı zamanda toplumsal bilince de katkıda bulunması bekleniyor.
Eser Yaratım Sürecinin Dramatik Hikayesi
‘Sesler ve Küller’ sahne kantatının yaratım süreci de dikkat çekicidir. Hasan Niyazi Tura, eseri sadece bir müzik parçası olarak değil, aynı zamanda toplumun yaşadığı travmalar üzerinden bir tepkisel yaratım süreci olarak değerlendiriyor. Bu eser, günümüzde savaşların yarattığı olumsuz etkileri yansıtmak amacıyla tasarlandı ve bu bağlamda anlamını buluyor.
Tura’nın eserle ilgili olarak sanatsal süreçte yaşadığı deneyimler, dinleyicilere aktarılacak olan derin bir hikaye oluşturuyor. Müziğin, yaşanmışlıkların ve anıların bir yansıması olduğuna inanan Tura, tüm bu unsurları müzik aracılığıyla dinleyicilerle buluşturmanın önemini vurguluyor.
Sanatçıların Birlikteliği ve Eserin Sahnelenmesi
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Çoksesli Korosu’nun bir arada olduğu bu proje, sanat dünyasında önemli bir birliktelik olarak öne çıkmakta. Rengim Gökmen, sanatı sadece bir eğlence aracı olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir başkaldırı aracı olarak görüyor. Bu birliktelik, savaşların yarattığı acıları yansıtırken aynı zamanda sanatın birlikteliği üzerinden bir dayanışma sağlamakta.
Projenin sahnede gerçekleşeceği günde sanatseverlerin bu sahne deneyimi için bir araya geleceği düşünülmekte. Sanatçıların bir arada olmasının getireceği sinerji, eser üzerinden toplumun sesine de yön verecek. Özellikle güçlü bir temsil gücü olan bu proje, izleyicilerde unutulmaz bir etki bırakacağı öngörülüyor.
Sıkça Sorulan Sorular
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) tarafından sahnelenen ‘Sesler ve Küller’ eserinin tema ve içeriği nedir?
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) tarafından sahnelenen ‘Sesler ve Küller’, çocukların savaşlarda uğradığı zulmü ve kayıpları konu alan bir sahne kantatıdır. Librettosunu Prof. Dr. Yavuz Demir’in yazdığı, bestesi ise Hasan Niyazi Tura’nın müzik diliyle oluşturulmuştur. Eser, savaşların getirdiği acıları ve toplumsal hafızayı sorgulayan bir yapıya sahiptir.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) ile birlikte bu konser hangi sanatçıları bünyesinde barındırıyor?
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), ‘Sesler ve Küller’ eserinde Devlet Çoksesli Korosu eşliğinde kadrosunda çocuk solist Ada Reyhan Günay, sopranolar Hülya Kazan ve Ceren Aydın, bariton Kamil Kaplan gibi başarılı sanatçıları ağırlamaktadır.
‘Sesler ve Küller’ sahne kantatı için hangi tarih ve mekânda prömiyer yapılacak?
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) tarafından icra edilecek ‘Sesler ve Küller’ isimli sahne kantatının dünya prömiyeri, 18 Nisan 2025 tarihinde CSO Ada Ankara Ziraat Bankası Ana Salonunda gerçekleşecektir.
Rengim Gökmen’in ‘Sesler ve Küller’ üzerindeki görüşleri nelerdir?
Şef Rengim Gökmen, ‘Sesler ve Küller’ eserinin operatif karakterinin yüksek olduğunu ve opera olarak sahnelenebileceğini belirtmiştir. Gökmen, eserin dramatik etkisinin yüksek olduğunu, dinleyicilerin sıkılmadan dinleyebileceğini ifade ederek, gecenin kendisi için tarihi bir akşam olacağını dile getirmiştir.
Hasan Niyazi Tura, ‘Sesler ve Küller’ eserinin beste süreci hakkında neler söylemektedir?
Besteci Hasan Niyazi Tura, ‘Sesler ve Küller’ eserinin 1,5 ayda tamamlandığını, eser için önce vokal yapıyı oluşturarak şarkıcıların çalışmaya başlamasını sağladığını ifade etmiştir. Ayrıca, çocuk solist Ada’nın cesaretli bir performans sergilediğini vurgulamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) çocuklara yönelik bu projede ne gibi mesajlar verdikleri söylenebilir?
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), ‘Sesler ve Küller’ ile çocukların savaşlarda maruz kaldıkları zulmü ve kayıpları topluma hatırlatmayı amaçlamaktadır. Şef Rengim Gökmen, eserin ekseninde çocukların yer aldığını ve bu konu üstünden toplumların farkındalığını artırmayı hedeflediklerini belirtmiştir.
‘Sesler ve Küller’ eserinde hangi müzik türleri bir araya getirilmektedir?
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) ve besteci Hasan Niyazi Tura, ‘Sesler ve Küller’ eserinde Klasik Batı Müziği unsurlarını ve senfonik müzik repertuarını buluşturmuş; aynı zamanda izleyicilerin duygu dünyasına hitap eden tınılar yaratmaya çalışmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) sosyal mesajını güçlendiren unsurlar nelerdir?
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), ‘Sesler ve Küller’ eserinde uluslararası boyutta savaşların ve çocuklara yönelik zulmün yüksek sesle dile getirilmesini sağlamaktadır. Sanatın bu anlamda toplumsal değişim ve duyarlılık yaratma potansiyeli öne çıkmaktadır.
Anahtar Nokta | Detaylar |
---|---|
Dünya Prömiyeri | 18 Nisan 2025 |
Eserin Adı | Sesler ve Küller: Karanlığın Orta Yerinde Küçücük Bir Kalpten Yükselen Ağıt |
Besteci | Hasan Niyazi Tura |
Libretto Yazarı | Prof. Dr. Yavuz Demir |
Şef | Rengim Gökmen |
Solistler | Ada Reyhan Günay (çocuk solist), Hülya Kazan, Ceren Aydın, Kamil Kaplan |
Koro | Devlet Çoksesli Korosu |
Amaç | Savaşların zararlarını ve çocukların yaşadığı acıları anlatmak |
Özet
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, 18 Nisan’da gerçekleşecek olan “Sesler ve Küller” sahne kantatının dünya prömiyeri ile müzikseverleri tarihî bir deneyime çağırıyor. Bu eser, savaşların ve şiddetin acımasız gerçeğine ışık tutarak, özellikle çocukların yaşadığı trajedileri ve kayıpları gözler önüne seriyor. Provalarını duayen şef Rengim Gökmen yönetiminde sürdüren CSO, bu anlamlı eseriyle toplumsal bir mesaj iletmeyi hedefliyor. 18 Nisan tarihi, bir direniş ve katlanma mücadelesi olarak anlam kazanırken, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, bu eser ile sadece müzik değil, aynı zamanda insanlık durumuna dair derin bir sorgulama sunuyor. Sanatseverlerin ilgiyle beklediği etkinlikte, tarihî bir akşam yaşayacakları kesin.